Yakın geçmiÅŸimizle yüzleÅŸmek için önemli kitaplara imza atan Orhan MiroÄŸlu, bu kez de dünyanın en kadim halklarından Süryanilerin bu topraklarındaki maceralarını anlatıyor.
"Süryaniler çok zulüm görmüÅŸ ama barıştan yana da bir halktır, kimsenin toprağında gözü yok bu halkın... ÇocukluÄŸumun ve gençlikyıllarımın geçtiÄŸi Midyat'ta ben bir Süryani'nin, komÅŸusu bir Arap'a bir Kürt'e haksızlık yaptığına tanık olmadım. Kimsenin de böyle bir ÅŸeye tanık olduÄŸunu sanmıyorum. Ezidi Kürtlerle beraber pazarda, sokakta dövülenler, sövülenler, hakarete uÄŸrayanlar hep onlardı...
Sanatkârdır Süryaniler, güvenilir ve dost insanlardır. GümüÅŸü, kumaşı ve taşı iÅŸlemenin ustasıdırlar. Midyat'ta, Cercis ve Yakup Usta'nın diktiÄŸi elbiseleri, gömlekleri giyerek büyürdü çocuklar...
12 Eylül'e çeyrek kala, 'Halkımıza ve Kamuoyuna' baÅŸlıklı ilk devrimci bildiriler Süryanilerin Midyat'taki matbaasında basılırdı. Ama yine de, savaÅŸmak isteyen taraflara karşı farklılığını korudu bu halk. DaÄŸa da çıkmadı, korucu da olmadı. Dili, dini ve kültürü farklı halkların bir arada ve iç içe yaÅŸadığı köylerde ve ÅŸehir merkezinde hayat o çatışma yıllarında, kısa sürede altüst oldu. Her biri taÅŸ iÅŸlemeciliÄŸinin birer harikası olan o güzelim Midyat evleri haraç mezat satıldı. Ä°çinde, envai çeÅŸit üzüm baÄŸlarının bulunduÄŸu topraklar sahipsiz kaldı."
Yakın geçmiÅŸimizle yüzleÅŸmek için!