1876'da polonya'nın en büyük aktiristi Maryna'nın peşine takılan bir grup Polonya'lı ABD'ye göç eder ve "ütopik" bir komün hayatını pratiğe geçirmek amacıyla California'ya yerleşirler. Bu macera için kariyerinden vazgeçmeyi bile göze alan Maryna'nın yanında, ailesine karşı isyan etmiş bir aristokrat olan kocası, küçük oğlu ve ona tutkuyla âşık olan bir genç yazar da vardır. Çok geçmeden bu komün deneyi başarısızlığa uğrar ve göçmenlerin çoğu çareyi Polonya'ya geri dönmekte bulurken, Maryna Amerika'da kalmayı tercih eder, İngilizce öğrenir ve değiştirilmiş adıyla yeniden sahneye çıkıp kendini kabul ettirmeyi başarmanın yanı sıra, Sarah Bernhardt'la boy ölçüşen bir diva olarak, kendi kumpanyasını kurup özel vagonuyla koca ülkeyi boydan boya kat eder ve zaferden zafere koşar.
Sontag'ın, okuru hemen sarıp sarmalayan güçlü üslubuyla taçlanan bu anlatı, aslında pek çok şey hakkındadır: bir kadının kendini dönüştürme çabaşındaki arayışları, idealizmin yazgısı, tiyatroya sadık bir kadının hayatı, aşkın değişik halleri, anlatıcılık, yazma ve tabii ki oyunculuk, özellikle de oyunculuk hakkında...
Susan Sontag'ın, 1876'da Amerika'ya göç eden Polonyalı büyük aktrist Helena Modrzejewska'nın hayatından, onun geleceğin Qua Vadis'inin yazarı Henryk Sienkiewicz'le ilişkisinden, daha sonra da Helena Modjeska adıyla Amerikan tiyatrosunda kazandığı başarıdan esinlenerek kaleme aldığı ve ABD'de 2000 Ulusal Kitap Ödülü'nü de kazanan Amerika'da adlı bu görkemli romanı, modernliğin eşiğindeki Amerika'nın panoramik bir manzarasını sunmanın yanı sıra, varoluşunu sahneyle ışıklandıran bir oyuncunun içindeki azmi, tutkuyu ve bitimsiz arzuyu anlatıyor...