Edebiyatımızın yüz akı Müge İplikçi’nin son romanı Babamın Ardından, savaşın acımasızlığını, insanların geçmişlerinden kopartılıp geleceğe sürüklenmelerinin ardındaki kirli oyunları bir kız çocuğunun tertemiz ağzından anlatıyor.
Ülker’in, kaybettikten sonra hayalinde gökyüzüne yerleştirip yıldızlara emanet ettiği babasını, yani Ömer’i özleyişini; annesini, kardeşini, alev saçlı Mary Sunset’i, oyunların gözdesi o kadını, yani Pullu’yu ve ailesini kaplayan sis rengi bulutların arasından sıyrılıp bir dünya kurma gayretini, yazarın ustaca kurgulayıp derinlikli bir dille kaleme aldığı romanından okumak, gerçek bir edebiyat şöleni.
Savaş borusunu öttürdü, biz öldük, onlar yaşadı.
Savaşın adını koyanlar yaşadı.
Savaşmayanlar yaşadı.
Savaşı bilmeyenler; bilmeden cepheyi sevenler yaşadı.
Evsizliğin ne demek olduğunu bilmeyenler, yaşadı.
Göçün ne demek olduğunu bilmeyenler, yaşadı.
Savaşı eski, ecnebi bir film gibi izleyenler, yaşadı.
Biz, biz sadece öldük.