Yazmak, sözün ve eylemin buluştuğu ender alanlardan biri olarak, yazarını sorgularken, onun arınması için de bir olanaktır. Bu olanak, meşruiyet kazanma yerine eleştirelliği, egemen olma yerine eşitlikçi duruşu yeğlemekle mümkündür. Yarışmacı ve yarıştırıcı bir ahlâkı reddedip, inanca ve toplumsal dayatmalara karşı yalnızlaşmayı göze almaktır bu. Paylaşımcı bir hayatı tercih eden, buluşan ve buluşturmaları mümkün kılan yazma eylemi, söz ve eylem diyalektiğiyle gerçekleşebilir herhalde.
Yazmak, sözün ve eylemin kendi başlarına edindikleri sezgiyi daha da içselleştirebilir ve hatta paylaşım yolunu hazırlayabilir. Paylaşmada karşıtlık değil çağrı vardır. Çağrımı yinelerken, bunu anlam yinelemesi bulanlara diyebileceğim şudur: Ben hiçbir şey söylemedim.