Burcu Ünlü’nün yaşamdan karanlık kesitleri aydınlık ve ironik bir dille anlattığı, adeta bir şok tabancasının atışları gibi okuru ansızın irkilten kıpkısa, dipdiri öyküler. Yolları şiddette kesişenler, cinayet işleyenler, aldatanlar, bir ömür yatağa bağlananlar, sır tutanlar ve onları bir bir açık edenler, aşka düşenler, tekmili birden aslında tek bir öyküye dalıp dalıp çıkanlar Ben Yokmuşum Gibi’de okura minik sürprizler yapmak için bekliyor.
Ölmekle eşdeğerde olan bir şey söylemem istense hiç şüphesiz hatırlamak derim. Hatıralar, düşmanın en kötü olanıdır. Düşmanın en kötüsü mü olur, demeyin. Olur. Hiç fark etmediniz mi, insanlar hatıralarından bahsederken gözlerinde bir ölüm belirir; boyunlarında bir halat, ayaklarının altındaysa devrilmeye hazır kıçı kırık bir sandalye varmış gibi. O sandalye hiç devrilmez, hatıralar da hiç silinmez tabii.