İç içe iki romandan oluşan Billur Kalp cumhuriyetin ilanını takip eden dönemde, İstanbul'da geçiyor.
Uzun ve sarsıntılı yıllar, Türkiye toplumunu altüst etmiş; toplumsal ilişkiler yeniden ve başka şekillerde kurulmaya başlamıştır. Erkek nüfusu azalmış ve kadınlar sosyal hayata, bu defa çalışan/işçi konumuyla dahil olmuştur. Kadınların çalışma hayatına girmeleri, erkeklerin kadınları "tuzağa düşürme" girişimlerinin hızlanmasına neden olmuştur.
Billur Kalp'in ilk bölümü, çalışmak zorunda kalan, ancak "kötü erkekler"in tuzağına düşen Mürvet'in intiharıyla sonlanır. İkinci bölümde ise bu kez karşımıza Sema çıkar. Sema da ekonomik nedenlerle evde yaptığı el işlerini satmaya çalışır, ilk bölümde gördüğümüz kötü erkekler, Sema'ya da tuzak kurar.
Ancak Sema, bu tuzağa düşmediği gibi aksine evinde işletme açmaya, anasız-babasız kız çocuklarını çalıştırmaya kadar varan bir gayret gösterir. Kadının çalışma hayatında başarılı olabileceğini, erkek egemen dünyada gedikler açabileceğini ispat eden Sema, bu yanıyla "feminist" kabul edilebilecek bir roman karakteridir.
Hüseyin Rahmi'nin büyük bir İstanbul gözlemcisi ve yazarı olduğunu bir kez daha gösteren bu roman, İstanbul'un gündelik hayatına dair pek çok "sosyolojik" malzeme de içeriyor.