"Bu, Casonova'nın çok bilinen yönüdür. Onun daha az bilinen ya da hiç bilinmeyen yönü, ise, aşka ve kadınlara bakışıyla yemek yemeye bakışı arasındaki paralelliktir. Casanova'nın gözünde aşk ve yemek, bir bütünün 'olmazsa olmaz' parçalarıdır. Her güzel yemek onda aşk yapma arzusu uyardırırken, geçirdiği ateşli aşk saatleri de her zaman küçük bir aperatifle noktalanır. Ayrıca, onun aşk yemeklerinin istiridye, kum midyesi ve bilumum kabuklu deniz hayvanları, sıcak çikolata ve şampanya gibi afrodizyak etkisi yüksek yiyecek ve içeceklerden oluşmasına şaşırmamak gerekir. Tutkuların adamıdır çünkü Casanova. Hiçbir defasında sevdiği kadından saçının bir buklesini kendisine kesip hediye etmesini istemekten geri kalmaz, ama onu bir kutuda saklamaya da gönlü elvermez. Toz haline getirdiği o saç tutamını bir kurabiye hamuruna katar ve 'tapındığı' kadının bedeninin bir parçasının kendi bedenine geçmiş olmasından büyük bir haz duyar."