“Öldü dirildi öldü dirildi öldü dirildi
öldü öldü öldü öldü. Kaç kez bilmiyor.
Bir gün, sonuncusunda, dirilmedi.
İşte bunu ummazdı.”
Gölgesinde ve Gözlerini Kaçırma romanlarıyla edebiyattaki ilerleyişini emin adımlarla sürdüren Irmak Zileli’nin, Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanan ilk yapıtı Eşik, 12 Eylül 1980’den iki yıl önce doğan Eylül’ün dünyaya geliş, dünyada oluş ve “var oluş” hikâyesini anlatıyor. Devrimci ve Partili ailesi, iki yıl sonrasını öngörebilseydi, hayatlarında birçok şey daha farklı olurdu. En başta adı…
Eylül, siyasi kimlikleriyle ön saf larda yer alan ailesinin en küçük bireyi olarak ideolojik çatışmalar arasında büyümekte; diğer yandan, yıkılan bir yuvanın enkazı altında kendi yolunu bularak ilerlemeye çalışmaktadır. Eşik’te Eylül’ün gölgesinde, evin kapısından çıkanlar ve bir daha dönmeyenler, siyasetteki eşikler, büyüme eşikleri, karar anları, dayatmalar ve itirazlar, söylenmek istenip de –o eşik atlanamadığı için– bir türlü söylenemeyenler; Türkiye’nin 80’lerde ve sonrasında beklediği o eşik var.