Aslında insan kalbini sarmamalı, hükmü bir gün süren gazete kağıtlarına. Dönen rotatife kaptırmamalı insan ince sözü, kırılgan cümleyi. Ama ben yaptım; içimin en kuytusundan geçenleri bazen, gazetelere yazdım. Belki de sırf bu yüzden hiçbir zaman gerçekten köÅŸe yazarı olamayacaktım. Hep “baÅŸka bir ÅŸey” olarak kalacaktım.
Ama bu yazılar yüzündendir, hiç hesapta yokken, bir gazete, bir sabah, birilerinin kalbine deÄŸdi. Yazanın içerisinden uçuÅŸup gelen, atlayıp, konup bir gazete sayfasına, sizin de içinize sızdı. Bunlar iÅŸte, o yazılar. Bunlar, Ä°çeriden yazılanlar...
Buzdolabı kapaklarına, iÅŸyeri masalarının kenarına asılan, insanlardan insanlara postalanan, hatta “Kıyıdan” köÅŸesinden çıkıp insanlar arasında dolaşırken kimi zaman sahibini kaybeden… Bazen sizi tam da beklenmedik bir yerde yakalayıp yaÅŸartan, hatta bazen size iÅŸi astırmayı bile becerebilen... Kimi kez tutup kolunuzdan çocukluk fotoÄŸraflarınıza götüren, orada bırakıveren… Bazen kararlar aldıran, hatta bazılarına ülkeler aşırtan… Bunlar, o yazılar.