Yayıncıların en temel sorunlarından biri olan korsan yayıncılık, ata yadigârı ve tarihsel miras olarak günümüze ulaşmış. Hüseyin Rahmi Gürpınar, İffet romanının 1927'deki ikinci baskısına yazdığı önsözde korsan baskıya hayır ve yazar emeğine saygı manifestosu kabul edilebilecek ilk ciddi uyarı ve saptamalarda bulunuyor:
"Bu roman gayrikanuni tablarla pek çok defa basıldı. Bu memlekette öyle devirler yaşadık ki dimağınızın bütün samimi kabiliyet ve gayretiyle çalışarak vücuda getirdiğiniz eseri gözünüzün önünde basarlar, satarlardı. Bir şey yapamazdınız. Davaya kalksanız siz haksız çıkardınız. Çünkü kitap yazmak cinayetlerin en büyüğüydü. Müellif her yerde muhakkir ve makhurdu. Yalnız onun aleyhine çıkan sözler mesmu olurdu."
On dokuzuncu asrın son yıllarında İstanbul... Şehrin yoksul mahalleleri, mezarlıklar... Genç bir yazar ve onun yardımsever doktor arkadaşı, şehrin çeperine yerleşmiş mahallelerdeki çaresiz, sefalet içindeki halkın arasına karışıyor. İffet, iyi bir eğitim görmüş genç ve güzel bir kız... Sefaletin içinde göz alıcı ve merak uyandıran bir ışık gibi parlıyor.
Hüseyin Rahmi, romanı yazdığı devrin "ağdalı" ve "edebi" üslubuyla hem acıklı bir aşk hikâyesini, hem İstanbul'un yoksul yaşantısını, hem de genç bir yazarın edebiyat serüvenini anlatıyor.