“Ertesi gün onu klasik dans akademisine yazdırdılar. Dehşet bir olaydı. Akortsuz bir piyano, duvar boyunca uzanan barlar, aynalar ve yeşilimsi bir ışığa boğulmuş harap bir atölye. Onlardan parmak ucunda durmaları isteniyor, insan doğasına aykırı bir jimnastikle bedenlerini eğip bükmeleri bekleniyordu. Isadora buna başkaldıracaktı: ‘Parmak ucunda mı? Ama kimse parmak ucunda yürümez ki! Bu doğaya aykırı bir şey!’ Ayrıca tüm bu bale duruşlarından daha budalaca bir şey olabilir miydi: Hepsi saçma sapan şeylerdi. Dehşet vericiydi. Ruhsuz, mekanik figürlerdi. İnsan vücudunun özgürlüğünü kısıtlayan, deforme eden hareketlerdi. Dans öğrenmek için bir tek okul tanıyordu: Doğa.”