Osman Necmi Gürmen, Muhteşem Süleyman devrinden başlayarak çöküş sürecine dek okurları o dönemin "Donanma" dünyasına götürüyor bu kez. Barbaros Hayreddin Paşa'nın Turgut Reis'e bıraktığı bayrağı devralan Uluç Ali Reis (Kılıç Ali) ve onun evlatlığı, belki de bu dünyadaki tek varlığı olan Aliko'nun kaleminden tanık oluyoruz üç farklı padişahın saltanatına. Uluç Ali Reis ve Aliko'nun geçmişlerini geleceğe feda edip birer mühtedi olarak bu topraklara ayak basmalarının karanlığı, yeni vatanlarına duydukları sevgi ve sadakatin ışığıyla aydınlanıyor.
"Ben Luc, nam-ı diğer Aliko, Reis'in yaşamayı reddettiği duyuları, duyguları onun için yaşadım. Alınyazım onunkinin içine kıvrım kıvrım dolanan dere gibi süzüldü. Bekadan umut kesen özgürlük sınırlar mı kendini? Var olsam da olmasam da bu devran dönecek, ummanın kıyısına yığdığı kumların altında kaybolacak bir mevsimlik panayır."