Hindistan’a ‘gidilir’, ama Hindistan’ı ‘bilmek’ bir yabancının haddini aÅŸar, çünkü uçsuz bucaksız coÄŸrafyası, gümbür gümbür atan iç dinamikleri, çatışmaları ve uzlaÅŸmaları, bizimkinden apayrı gelenekleri ve manevi dünyasıyla bir mozaik gibi onca farklı kültürün yaÅŸadığı bir kadim uygarlık, ayrı bir alemdir orası. Ama Hindistan’a bir kere gittiÄŸinizde, çaresi yok, hemen kanınıza girdiÄŸini hisseder, ilk fırsatta oraya bir daha geri dönmeye can atar, kendinizi bu ruhsal serüvene teslim etmek istersiniz. Özcan Yurdalan’ın Sarı Otobüs’le çıktığı yolculuklar tam da bu dünyaların kapısını aralıyor bize. Hepsi ayrı güzellik ve lezzette bir gidiÅŸ öyküsü. Bu yüzden, ne zaman bir yere gitmeye gönül düÅŸürseniz, bu öykülerde yolculuÄŸa çıkmanın gizeminin iÅŸaret fiÅŸeklerini bulursunuz. Merhaba Hindistan, namaste...