“Altenberg bize önemsizmiş gibi görünen şeyleri ele alan bir dâhidir! O, bu dünyanın güzelliklerini kahvehane masalarındaki küllüklerde duran sayısız izmarite benzeten tuhaf bir idealisttir.”
FRANZ KAFKA
20. yüzyılın sonu ve fin-de-siècle Viyana’sının en yenilikçi yazarlarından biri olan Peter Altenberg “telgraf tarzı” olarak adlandırdığı üslubuyla, aralarında Mahler, Schnitzler, Klimt ve Adolf Loos’un da bulunduğu geniş bir çevreyi derinden etkiledi.
Flâneur hayat tarzı ve radikal düşünceleriyle modernizme ilham kaynağı olan Altenberg, şiirle düzyazı, kurguyla keskin gözlem, sert gerçeklikle anlık izlenim arasındaki çizgiyi belirsizleştiren ve Baudelaire’in düzyazı şiirlerinden esinlenen özgün kısa metinleriyle tanındı.
Altenberg Ruhun Telgrafları’nda kafeler, kadınlar, gece hayatı, edebiyat, estetik ve genel olarak Avrupa yaşamına ilişkin en kişisel görüşlerini doludizgin ifade ederken, tezcanlı çağımıza ürkütücü bir önseziyle seslenen modern bir estetik geliştiriyor, kelimenin tam anlamıyla “bohem” bir yazarın merceğinden Avrupa’da bir yüzyıl sonuna ışık tutuyor.
“Eğer ‘ilk duyuşta aşk’tan söz etmek mümkünse, Altenberg’in metinleriyle karşılaşmamı böyle betimleyebilirim.”
THOMAS MANN