Gecenin bir vakti şehre yeni gelen yabancı, ilk iş olarak arka sokaklardaki otellerden birine yerleşir ve bu kısa moladan sonra, peşine takılan refakatçi B.’yle birlikte, soluğu modern dünyanın mabetleri olan barlardan birinde alır. Yabancının geçmişini beraberinde getirmemiş olmaktan duyduğu rahatlık, şehirdeki insanlara kurduğu çeşitli ilişkilerle birlikte çok geçmeden bir karmaşaya dönüşecektir.
Geceleri bilge bir Buda heykeli gibi otel resepsiyonunda oturan yaşlı resepsiyoncu, bürokrasinin dışarıdan işleyen çarkını temsil eden refakatçi B., servetinin çevresine ördüğü korunaklı duvarları sivri diliyle yıkmaya çalışan Z. ve onun cazibeli bir vampiri anımsatan kızı, kimi zaman ablalık yapan, kimi zaman şehvet hizmeti veren fahişeler, en önemlisi de yabancının içinde ilk kez "ait olma" isteği uyandıran kıvırcık saçlı kadın, şehrin karanlık kuytularında belirerek yabancı adamın hayatını nemli bir bulantıya çevirirler.
Cem Selcen, Saat Kaçtır Acaba adlı bu ikinci romanında, modern yaşamla, şehir ve aşkla hesaplaşmanın öyküsünü anlatıyor. Gecenin yasalarının gölgesinde, insanın var olma isteği ile yok olma isteği arasına bağlı bir salıncak bu roman...