Sınırdışı Saatler romanıyla Mehmet Yaşin, Çağdaş Türk Romanı’nın yükselen duvarına ön emli bir tuğla koyuyor. Bu tuğla çekilip alınsa yerine konabilecek benzeri bir roman yok.. Farklı dil ve edebiyat kaynaklarından yararlanan Yaşın, özgürlüğüyle öne çıkan bir roman yaratmakla kalmıyor, Türkçe edebiyatın modernleşmesi konusundaki yerleşik anlayışı da Karamanlıca yoluyla sorguluyor.
Semih Gümüş
Yaşın, özellikle resmi kayıtların düşüldüğü, resmi tarihlerin yazıldığı dilin nasıl bir iktidar aracına dönüştüğünü, dilsel olarak ifade edilemeyenlerin nasıl ‘sınırdışı’ edildiğini vurguluyor.. Yaşın’ın romanında sadece bir siyasal alegori yaratmayı amaçladığını düşünürsek, romanın kurgusundaki oyunların roman içindeki gözden kaçırabiliriz.
Behçet Çelik
Sınırdışı Kitabı’nı çevirme sürecinde anladım ki, her insan, yabancı dilde basılmış bir kitaptır. Misail Oskarus da, Karamanlıca basılmış böylece okursuz kalmış- o son kitapçıktır: ‘Sınırdışı’dır.