Yalnızca bir iletişim aracı olarak görmeye alıştırdığımız, belki de bu yüzden hafife almaya başladığımız dil, aslında yaşamımızı belirleyen en önemli kültürel etken. Dilimizin yoğurduğu bir zihinle düşünüyor, hissediyor ve bunları yine dili kullanarak aktarıyoruz. Dildeki bozulma, yaşamı algılayışımızı, kurgulayışımızı, yaşama sahip çıkışımızı etkilediği gibi, iletişim kazalarına da yol açabiliyor.
Feyza Hepçilingirler bu kitapta, bir yandan dilimize sahip çıkmanın anlamını tartışırken, bir yandan da doğru Türkçe’nin bilgisini sunuyor okurlara. Dilimize ayna tutarken yaşadıklarımıza da tanıklık eden bu yazılar, Türkiye’yi birçok boyutuyla yansıtıyor.
“Bunca sorun dururken dille uğraşmayı gereksiz bulanlar var mıdır, bilemiyorum. Gereksiz değildir; çünkü dildeki bozulma, hem o sorunların göstergesidir hem de dolaylı olarak nedeni. Türkçe’nin bu kadar kötü kullanılıyor olması, bütün işlerin kötüye gidiyor olmasından bağımsız mı?”