"Kanaryalarla konuşabilen, karanlığa karışıp yok olabilen, korkuyu ve acıyı tanımayan ama doğum günü olmayan küçük bir kız için ağlayabilen, sevgiyi kadın kokusunda arayan, belki de bulamadığı için yunuslarla yer değiştirmek isteyen, kırık kolu bükülemeyen ve gülüşünün ardındaki
sırrın peşine düştüğü için yadırganan..."
Mehmet Eroğlu, Yarım Kalan Yürüyüş adlı bu romanında Issızlığın Ortası'nın unutulmaz kahramanı Ayhan'dan sonra, bu kez de okyanusun ortasında kuduza yakalanan bir Portekizlinin trajik ölümü sırasında ortaya çıkan bir gülüşün gizlediği gerçeği ve varoluşunun gizlerini keşfetmek isteyen bir kurtarıcıyı, Korkut Laçin'i anlatıyor.
Kim bir insanı tam olarak anlayabilir? Çünkü insan, gördüğümüz gibi değil, görmek istediğimizle sınırlıdır ve genellikle de gördüğümüzün ve anlatıldığının
dışındaki her şeydir. Hele Korkut: "Geçmişi öyle acı vericiydi ki, cesaretini acılarını unutturan bir uyuşturucu gibi kullanıyordu... Aslında onu olağanüstü yapan alışmadığımız kadar olağan olmasıydı."
Uzak Doğu'da Hint Okyanusu'nda bir şilepte başlayan ve Çeşme'de sona eren bir yolculuğu anlatan bu roman 80. Adım adıyla filme de çekilmiş ve 1996 Film Festivali'nde En İyi Türk Filmi ödülünü kazanmıştır