İlk defa 1960 yılında yazılıp, bugüne kadar tefrika edildiği gazetelerin sayfalarında kitaplaştırılmayı bekleyen bir roman Yüz Karası.
Elli yıl sonra ortaya çıkan bu roman, Işık Öğütçü'nün önsözüyle hikâyesini anlatmaya başlıyor. Adana'nın fakir bir mahallesinden başlayıp İstanbul'a uzanan bu öyküde fakirlik, büyük umutlar ve haysiyet konuları işleniyor. Birbirinden farklı karakterlerdeki iki kardeşin yaşam mücadelesini; açgözlülük, kısa yoldan köşeyi dönme ve vicdan muhasebesiyle okurlara aktaran Orhan Kemal, her zaman en açık halini anlattığı insanın bu kez yüzünün karasını ortaya çıkarıyor.
“Yüz Karası 2011’de yayınlandığında, 2015’te başka bir sürprizle karşılaşacağımı tahmin bile edemezdin. Orhan Kemal’in arşivinde bulduğum, 1961 yılında “Demokrat İzmir” gazetesinin gönderdiği bir mektupta, romanı tefrika edeceklerini yazıyorlardı. Eserin adı Para ve Namus’tu. Bunu okuyunca nasıl bir heyecan fırtınasına kapıldığımı düşünebilirsiniz. Tefrika, 17 Ekim 1962 tarihinde, otuz dokuzuncu sayıda bitmişti. Fakat ne yazık ki sonuç hayal kırıklığıydı! Okuduğum, Yüz Karasının aynısıydı. Yine de romanı inatla sonuna kadar bir kez daha okudum. İşte o zaman gördüm ki, Orhan Kemal, romanını onuncu bölümünden başlayarak son bölüme kadar “Demokrat İzmir” gazetesi için farklı bir şekilde yazmış, romanı değişik bir sonla bitirmişti.”