Che, Kongo'dan ayrılmak üzere Tanganika Gölü'nü son defa geçerken bunları yazıyordu günlüÄŸüne. Che'nin Kongo'da savaÅŸarak geçirdiÄŸi yedi ayda tuttuÄŸu bu savaÅŸ günlüÄŸü, bir rüyanın, emperyalizme karşı mücadeleyi, dünyanın baÅŸka köÅŸelerindeki ve Latin Amerika'daki devrimci dalgayı Afrika'ya yayma rüyasının öyküsüdür. Fakat Che'nin kendi sözleriyle, "bir baÅŸarısızlığın öyküsü" haline de dönüÅŸen bir rüyadır bu.
Yine de Che bu deneyime çok büyük bir önem atfediyor; Kongo'da karşılaşılan zorlukların, geliÅŸme düzeyi düÅŸük ülkelerin devrimci hareketleri açısından paha biçilmez önemde bir örnek oluÅŸturduÄŸunu, gelecekteki hareketlerin bu derslerden mutlaka yararlanmaları gerektiÄŸini düÅŸünüyordu. Hatta buradaki ilkel durumu, Küba'da devrim yürüyüÅŸü ilk baÅŸladığında Sierra Maestra'ya çıktıkları zamanki duruma benzettiÄŸini söylüyordu.
En çarpıcı olanı da, Küba Devrimi'ni zafere taşıyan, Yankee emperyalizmine tavizsizce kafa tutan, bütün dünyanın efsanevi gerilla lideri sıfatıyla selam durduÄŸu Che'nin, bu kadar geri bir tutumunun samimiliÄŸi ve kendisiyle hesaplaşırken kelimelerinden yansıyan çocuksu acemilik...
Che'nin Kara Kıta'da geçirdiÄŸi yedi ayın kendi kaleminden aktardığı öyküsü olan Afrika Rüyası, otuz beÅŸ yıl sonra, dünyayla aynı zamanda, Türkiyeli okuyucunun karşısında...