“İçsel Kentler”deki yolculuğunuz, Ateş Merdivenleri’nin ardından Albatros’un Çocukları’yla sürüyor…
Paris’teki bir dans okulundan burs kazanmak, on altı yaşındaki Djuna’nın kurtuluşudur. Montmarte’nin kafelerinde sanatçılardan ve müzisyenlerden oluşan bir topluluğa katılır, arkadaşlıklar kurar ve sevgilileri olur. Bunlardan ilki, onun sahip olunma arzusunu usulca bertaraf eden Michael’dır. Ardından, ürkek şehveti korkularını bir süre için giderebilen Paul gelir.
Albatros’un Çocukları’nda Nin, en çarpıcı anlatılardan birini kuruyor; olgun yaşlardaki aşkın ayrıntılarını ve tutkularını incelikle yakalıyor.
Albatrosun Çocukları, “İçsel Kentler”deki ikinci durağınız. Ruhunuzun derinliklerinde yatan gizi keşfetmek için bu durakta soluklanmalısınız…
"... fazlasıyla büyük bir dalgayla, olağanüstü biçimli ellerini kaplayan, esritici köpüklerden çok daha fazlasını haykıran, içbükey karnı (yalnızca bir anlığına, bir orgazm süresince sığınabileceği), geçici bir rahimden çok daha anlamlı görünen bir dalgayla karşılaştığında, Çin işi, açılması olanaksız bir giz kutusu gibi kapanıyor, sevecenliğin ya da tutku selinin içeriye sızmasına izin vermiyordu."
