“Biraz olsun huzur bulamayacak mıydınız, duru ve taptaze bir aşkın içtenliğiyle tazelenemeyecek miydiniz?
Korunduğunu düşündüğünüz bu parçanızı da daha şimdiden kemirmeye mi başlıyordu ihtiyarlık?”
Orta yaşlı bir adam olan Léon Delmont, Roma’daki sevgilisi Cécile’e sürpriz yapmak ve ona karısından ayrılmaya karar verdiğini söylemek üzere Paris’ten trene biner. Ne var ki tren yolculuğu boyunca yakasını bırakmayan anılar, aniden beliriveren hayaller, tereddütler ve iç hesaplaşmaların girdabında, Léon Delmont sonunda makas değiştirecek, beklenmedik bir karar alacaktır.
Ana kahramanının fiziksel yolculuğu kadar ruhsal yolculuğunu da konu edinen Değişim, sıradışı anlatım tekniği ve ikinci şahıs kipinde ilerleyen hikâyesiyle, Fransa’da 1950’lere damgasını vuran Yeni Roman akımının önde gelen eserleri arasında yer alıyor. Michel Butor’un 1957’de Renaudot Ödülü alan bu romanını, sürrealist
yazar Michel Leiris’in incelemesiyle birlikte sunuyoruz.
…soluk soluğa size el sallayan Cécile’i seyredeceksiniz, tren istasyondan ayrılırken büyüyen mesafeyle gitgide ufalacak, sonra rahatsız gece yolculuğu için yerinize oturacaksınız, bu kez kitap da okuyamayacaksınız çünkü aklınız fikriniz Cécile’de olacak, hatta o kadar ki, kompartımanınızdaki diğer yolcular ve Roma Tuscolana, Roma Ostiense, Roma Trastevere banliyö istasyonlarındaki peronlarda tren bekleyen herkes size onun gözleriyle bakıp, onun dudaklarıyla gülümseyecek.