Ölümlü olmak bunca mı acıklı, korkunç. Peki olmamak sanısına kapılıp gelişigüzel yaşayabilmek mi beceri isteyen kolay iş.
Kara Tren, Vüs’at O. Bener’in otobiyografik unsurlarla bezeli kara öyküler üçlemesinin sonuncusu. Siyah-Beyaz ve Mızıkalı Yürüyüş ile başlayan samimi iç hesaplaşmalar Kara Tren’le tamamlanıyor. Bener’in aynı karakterlerin farklı özelliklerini öne çıkararak, benzer bir dil birliği içinde, üstelik öyküler arasında bağlar da kurarak ördüğü Kara Tren, bir romanın parçaları gibi de okunabilir pekâlâ. Edebiyatımızın bu sıradışı sesi, adeta bir “final yaygarası” kopararak veda ediyor bu üçlemede.
“Vüs’at O. Bener yaşamış olduklarını o kadar çıplak yazmış ki, insan irkiliyor. Her birisi ‘son söz’ kendinle hesaplaşma olan satırlar karşısında zaman zaman donup da kalabiliyor insan. Bir yazarın tüm korku ve kuşkularından sıyrılıp da nasıl yazabileceğinin belgesine ‘Kara Tren’ demiş V. O. Bener.”
Cüneyt Ayral