Kısa öykü, zamanını kendi başına, kendi temposunda tamamlayan bir kurgudur. Özlem N.Yılmaz’ın öyküleri de böyle. Kendi zamanlarında usul usul anlatıyorlar kendilerini. Konusunu insanın yaşamına yer etmiş, izini vurmuş acıdan alan bu öyküler, gerçek yaşamın sesini taşıyor okurlara.
Bu ilk öykü kitabında Özlem N. Yılmaz, Türk öykücülüğünün en ilginç yeni seslerinden biri olduğunu belli ediyor hemen. Bu kitap, yeni bir yazara edebiyatımızın kapılarını açarken, uzundur üstüne pek bir şey söylemeye cesaret edemediğimiz şeyleri de gün ışığına taşıyor yeniden.
“Annesi kapıdan başını uzatıp gelmesi için işaret etti. Yatak odasına götürüp Hicran’ın düğünlerde ve dışarıya çıkarken giydiği tek elbisesini, yanaklarından süzülen gözyaşlarını elinin tersiyle silerek giydirmeye başladı. Annesinin sessizce ağladığını fark edince, boğazına acı bir düğüm oturdu.”