“Açıkçası Mr. Spicer bu kitaba bir giriş yazmamı istediğinde epey şaşırdım,” diye yazıyor mezarından şair Federico García Lorca: “Genç kuşak şairler Mr. Spicer’ın zor ve pek de mükâfatı olmayan bir görevi yerine getirmesini şevkle karşılayabilirler, amenna.”
Şair Jack Spicer, 1936’da Franco’nun askerlerince katledilen Lorca’nın şiirlerini (kendi kaleme aldığı şiirlerle birlikte) İngilizceye çevirdi ve İspanyol şaire hayali bir dizi mektup yazdı.
Bu yolla belki de kendisi, Lorca ve de Walt Whitman gibi queer şairler arasında görünmeyen, fizikötesi bir ağ, poetik bir telsiz bağlantısı kurmayı tasarlıyordu.
Yazıldığı 1957 yılından epey sonra yeniden gündeme gelen Lorca’nın Peşinde, yalnızca Spicer’ın Lorca’ya bir selam duruşu değil, aynı zamanda okuru müellif kavramını sorgulamaya çağıran, şiir ve çeviri kuramları hakkında genelgeçer kavram ve yaklaşımları sarsan, hâlâ soluk alan başat bir yapıt.