Türk edebiyatının büyük ustalarının çevirdiği Simenon romanlarından oluşan dizinin sekizinci kitabı, 1945’te New York’ta yazılan ve Türkçeye Oktay Akbal tarafından kazandırılan Manhattan’da Üç Oda.
Otobiyografik izler taşıyan romanın kahramanı bu kez Maigret değildir, yaşamının “duraklama devrine” girmiş bir aktördür. Tutku ve belirsizlikle dolu bir aşkı anlatan Manhattan’da Üç Oda’da François ve Kay’in gölgesinde, o sıralar hayatının en çalkantılı dönemini geçirmekte olan Simenon’u ve sonradan eşi olacak sevgilisi Denyse’i görmek mümkündür. Romanda, bir gece barda tesadüfen tanışan François ve Kay’in gelgitlerle dolu ilişkisi, Manhattan sokaklarında ve en çok da “üç oda”da geçmektedir. Kahramanlarının psikolojisini yansıtmakla ünlü Simenon, söz konusu gelgitleri, bütün boyutlarıyla bu kara romanda okura sunar.
Tüm dünyada en çok okunan Simenon romanlarından biri olan ve beyazperdeye de aktarılan kitabı Türkçeye 1972 yılında, edebiyatımızın en kıymetli kalemlerinden Oktay Akbal kazandırmıştır. Daha önce de bir Maigret romanını çevirmiş olan Akbal’ın Simenon’a duyduğu ilgi bilinmekte ve bu Manhattan’da Üç Oda’yı daha da özellikli hale getirmektedir.