YaÅŸlı ve çirkin bir mandarin, karşılığını parayla ödeyeceÄŸi zevk gecesi için olaÄŸanüstü güzel, ama taÅŸ kalpli bir fahiÅŸeye gitmiÅŸ. Sabaha karşı, yaÅŸlı adamın uykuya dalmasını fırsat bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki mandarin, tilki uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüÅŸmeye baÅŸlamış. Haydutlar hem kalabalık, hem de iÅŸinin ehliymiÅŸ. Onu kolayca köÅŸeye sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar, bu zayıf, çirkin bedende yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüÅŸler. Bıçaklarını, kılıçlarını çekmiÅŸler, ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine hiçbir ÅŸey yapamıyormuÅŸ. Sonunda korkup kaçmışlar. DövüÅŸü izleyen kadın, yaÅŸlı adamın mucizevi gücünden etkilenmiÅŸ, bir kez daha, bu sefer aÅŸk adına seviÅŸmek istemiÅŸ. Onu hayranlıkla, arzuyla, ÅŸefkatle okÅŸamaya baÅŸlamış. Gelgelelim güzel kadının her donuÅŸunda mandarinin bedeninde yeni bir yara beliriyormuÅŸ, dövüÅŸün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış bunlar. Ä°çten bir ilgi ve ÅŸefkat görene dek gizli kalmışlar. Sonunda mandarin kanlar içinde kadının kollarında yığılmış, ölmüÅŸ. Bir zamanlar izlediÄŸim Mucizevi Mandarin adındaki bir balenin, eski Çin efsanelerinden alınma öyküsünü, ilk seviÅŸmemizden hemen sonra Sergio'ya anlatmıştım. Nedense anlattıklarımdan pek hoÅŸlanmadı, ama bu öykü benim en sevdiklerimden biridir.