Hayat, planlarınıza uymaz bazen. Bir adamla evlenirsiniz, geleceÄŸe iliÅŸkin planlar yaparsınız, kaç çocuk istediÄŸinizi düÅŸünürsünüz… Ama düÄŸünün ertesi günü, damat ÅŸelalenin soÄŸuk suyuna bırakabilir bedenini…
Åželale, böyle çarpıcı bir sahneyle baÅŸlıyor. Ariah, henüz evlenmiÅŸken dul kalıyor.
Sonrasında geliÅŸen olaylar, bir hayatın tesadüflerin kılavuzluÄŸunda nasıl dokunduÄŸunu ve bir anın ardından gelen koca bir ömrü nasıl deÄŸiÅŸtirebileceÄŸini, hayatın kendisi gibi bir ömrü nasıl deÄŸiÅŸtirebileceÄŸini, hayatın kendisi gibi su misali akarak gözler önüne seriyor. Ariah’ın hayatı da, her birimizin olduÄŸu gibi, mutluluk, hüzün, ÅŸüphe, güven, reddediÅŸ ve kabulleniÅŸ üzerinde yükseliyor.
Ele aldığı konuların çarpıcılığı kadar, anlatımda yakaladığı ustalıkla da büyük beÄŸeni toplayan Joyce Carol Oates’un pek çok dile çevrilen çarpıcı romanı Åželale ÅŸimdi Türkçe’de…
“Dün gece. Hayatı gözlerinin önünden geçmiÅŸti, nehirde boÄŸulurcasına. Åželaleye düÅŸüp kırılan ucuz bir plastik bebek gibi. Yanındaki kadın kendinden geçmiÅŸ horluyordu. SarhoÅŸ kadın. Gerdek gecesinde sarhoÅŸ bir kadın. Kaç, kaç! Kendini ÅŸelalerin en korkuncundan, Horseshoe’dan atmalıydı. Daha azı kesmezdi. SaÄŸ kurtulma olasılığından korkuyordu. Åželale’nin dibindeki girdaplı sudan çekilip çıkarılmaktan korkuyordu, kemikleri kırılmış ve sakat bir halde.”