Yazarlar Listesine Dön

Yazar Anton Pavloviç Çehov

Yazar Anton Pavloviç Çehov

Rus doktor, yazar Anton Çehov 19 Ocak 1860 tarihinde Rusya İmparatorluğu’nda dünyaya geldi. İlk ve ortaokul eğitimini Taganrog’da tamamlayan yazar 1879 yılında I. S. Sechenov Moskova Devlet Tıp Üniversitesi'ne kabul edildi. Öğrenim yıllarında iflas eden ailesine destek olmak için takma isimlerle gazete ve dergilerde Rus hayatına dair günlük kısa, vinyetler ve komik skeçler yazmaya başladı. Okuyucu tarafından yazıları beğenilen yazar bu dönemde yazdıklarını “Melbourne'ün Masalları” kitabıyla bir araya getirdi ve ilk kitabını yayımladı.  1884’de mezun olup hekimliğe hak kazanan yazar fakirleri ücretsiz muayene ediyordu. Yazar bu dönemde “Kaçak” , “Cansız Ceset” ve “Cerrahlık” ve hikâyelerini yazdı. 1886’da o dönemin tanınan dergilerinden biri olan " Yeni Zaman" adlı dergide öykülerini kendi adıyla yayımlamaya başladı. Yazarın öyküleri gün geçtikçe daha fazla ilgi gördü. Hatta dönemin ünlü yazarlarından Dmitri Grigoroviç, kendisine bir mektupla çok başarılı bulduğunu yazıp, tavsiyelerde bulundu. 1887 yılında " Alacakaranlıkta” (V Sumerkakh) adlı kısa öykü kitabıyla "Puşkin Ödülü"ne layık görüldü.

1886 yılında ilk oyunu “Tütünün Zararları”nı yazdı. 1887 yılında Korsh adında bir tiyatro yöneticisi Çehov’u yazması için görevlendirdi ve ilk sahnelenen oyunu “İvanov” u burada yazmış oldu. Kendisi her ne kadar oyunu beğenmese de, oyun izleyici tarafından büyük ilgi gördü. 1892’de ünlü öyküsü “Altıncı Koğuş” yayımlandı ve o sırada yaşadığı yerde kolera salgını olması nedeniyle aktif olarak doktorluk görevini yerine getirdi. 1895'te "Martı", "1897'de Vanya Dayı", 1900'de "Üç Kızkardeş" ve 1903'te "Vişne Bahçesi" oyunlarını yazdı.  İlerleyen yıllarda oyunları dünyanın dört bir yanında sahnelendi ve oyunlar “klasik” haline geldi.

Tüberküloz hastalığına yakalanan Çehov, 15 Temmuz 1904’te hayatını kaybetti.

Tür: Oyun, öykü

Öne çıkan eserleri: Altıncı Koğuş, Martı, Düğün, Üç Kızkardeş, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi

Bir alıntı: "Elimizin altında kitaplar var ama bu canlı bir sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.”