Türk yazar ve şair Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907’de Edirne’de dünyaya geldi. 7 yaşına geldiğinde İstanbul Füyûzâtı Osmâniye Mektebi'ne başladı. Fakat babasının tayini çıkınca eğitimine Çanakkale İptidai Mektebi'nde devam etti. 1921’de mezun olan yazar 1922-1923 öğretim yılında Balıkesir Muallim Mektebi'ne kaydoldu. Burada hikâye ve şiir deneyimlerini geliştirip eserlerini okulun 2. yılında dergi ve gazetelere gönderdi. 1926’da okul yönetimi yazarı İstanbul’a nakletti. Buradaki öğretmeni Ali Canip Yöntem sayesinde şiir ve öyküleri önemli dergilerde yayımlanmaya başlayan yazar 21 Ağustos 1927’de öğretmenlik diplomasını aldı.
1927’de Yozgat Cumhuriyet İlkokulu’na öğretmen olan Ali, öğretmenlik stajında tanıştığı Nahit Hanım'a karşı duyduğu sevgiyi göstermek için Servet-i Fünun dergisinde yayımlanan “Bir Macera” adlı şiirini ona armağan etti. Karşılık görmeyen aşkını 1927’de "Ne Kazandık" ve "Kalbimde Aşkınız", 1928’de ise "Ebedi", "Yat ve Uyu" ve "Kudurmak" gibi şiirlerine işledi. Aynı yıl eğitim amacıyla Almanya’ya gitti. Dillerini öğrenip ünlü yazarları tanıyan, eserlerinden ilham alan Ali, Almanya’da 2 yıl eğitimin ardından Türkiye’ye dönüp Konya'da öğretmenliğe devam etti. 1932’de Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla tutuklandı. Konya ve Sinop cezaevlerinde yatan yazar, "Kanal", "Bir Şaka", "Kazlar", "Bir Firar", "Katil ve "Çaydanlık" adlı hikâyelerinde yaşadıklarını anlattı. 1933’te aftan faydalanarak hapisten çıktı.
1934’te “Dağlar ve Rüzgâr” adlı şiir kitabı yayımlanan yazarın, 1935’te toplam 16 öyküden oluşan ilk öykü kitabı “Değirmen” okurla buluştu. 1936’da “Kağnı” adında öykü kitabı ve “Esirler” adında tiyatro oyununa imza atan yazarın, 1937’de son öykü kitabı “Ses “ yayımlandı. Aynı yıl “Kurbağanın Serenadı” ve “Öteki Şiirler” adlı şiir kitapları yayımlanan yazarın ilk romanı “Kuyucaklı Yusuf” çeşitli gazetelerde tefrika edilip 1937’de kitap olarak basıldı. 1940’da “İçimizdeki Şeytan”, 1943’te ise günümüzde de popülerliğini koruyan “Kürk Mantolu Madonna” adlı kitapları yayımlandı.
Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’la birlikte çıkardığı dergide yazılan yazılar nedeniyle bir kez daha hapse girdi. 1947’de tahliye olup Ali Baba dergisini çıkardı ve burada “Sırça Köşk” öyküsünü yayımladı. Sonrasında tek partili dönemde yazıları yayımlanmayınca işsiz kaldı. Ülkeden gitmek istemesine rağmen pasaport alamayan Ali, 2 Nisan 1948’de Bulgaristan’a kaçmak üzereyken anlaştığı Kaçakçı Ali Ertekin tarafından vurularak öldürüldü.
Tür: Roman, öykü, şiir, hikâye
Öne çıkan eserleri, Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, “İçimizdeki Şeytan”, “Değirmen”
Bir alıntı: “Bu kadının karşısında her şeyimi ortaya dökmek, bütün iyi ve fena, kuvvetli ve zayıf taraflarımla, en küçük bir noktayı bile saklamadan, çırılçıplak ruhumu onun önüne sermek için sabırsızlanıyordum. Ona söyleyecek ne kadar çok şeylerim vardı... Bunların, bütün ömrümce konuşsam bitmeyeceğini sanıyordum. Çünkü bütün ömrümce susmuş, zihnimden geçen her şey için: "Adam sen de, söyleyip de ne olacak sanki?" demiştim. Eskiden her insan hakkında, hiçbir esasa dayanmadan, sırf mukavemet edilmez bir hissin, bir peşin hükmün tesiriyle nasıl: "Bu beni anlamaz!" demişsem, bu sefer bu kadın için, gene hiçbir esasa dayanmadan, fakat o yanılmaz ilk hisse tabi olarak: "İşte bu beni anlar!" diyordum...”