"1968 gibi bir yıl hiç gelmedi ve muhtemeldir ki bir daha hiç gelmeyecek. Ulusların ve kültürlerin hâlâ ayrı ve birbirlerinden çok farklı olduğu bir dönemde dünyanın dört bir yanından asi ruhlar bir anda alevlendi. Başka devrim yılları da olmuştu. 1848 böyle yıllardandı, ama 1968'le kıyaslandığında 1848'de meydana gelen olaylar Avrupa'yla, ayaklanmaları da benzer meselelerle sınırlıydı.
Küresel imparatorluk kurma çabalarının sonucu olan başka küresel olaylar da olmuştu. Ve bir de o muazzam, trajik küresel olay; yani II. Dünya Savaşı vardı. 1968'i kendine özgü kılan taraf, insanların birbirinden çok ayrı meseleler için ayaklanması ve ortak bir başkaldırı arzuları, bunu nasıl yapacaklarına dair fikirleri olması, kurulu düzene yabancılaşmaları ve her türlü otoriterciliğe karşı derin bir nefret duymalarıydı.
Nerede komünizm varsa komünizme; nerede kapitalizm varsa kapitalizme başkaldırıyorlardı. İsyancılar çoğu kurumu, siyasi lider ve partiyi reddediyordu. Bu kitap üzerinde çalışmak, bana insanların düşüncelerini açıkça dile getirdiği ve birilerini kızdırmaktan korkmadığı bir dönem olduğunu -ve o zamandan bu yana da pek çok gerçeğin karanlığa gömüldüğünü- hatırlattı."