“Amerikan Gotiği” olarak adlandırılan edebi türün en önemli yazarlarından Flannery O’Connor’ın, (1925-1964) deyim yerindeyse “kültleşmiş” ilk romanı Bilge Kan, 1930’ların Amerika’sında geçen, barbarlıkla medeniyeti birbirinden ayıran ince çizgiyi irdeleyen bir hikâye anlatıyor. Ordu hizmetinden ayrılan genç Hazel Motes, buruk bir ruh haliyle evine, Amerika’nın “mitsel” güneyindeki tutucu kasabaya döner. Kasaba erkânının koyu dindarlığına karşı kişisel bir savaş açan Hazel, “kör” vaiz Asa Hawkes ve onun yozlaşmış kızıyla yıkıcı bir ilişkiye kapılmaktan kurtulamaz. Ardı ardına yaşadığı hüsranların etkisiyle kendi dinini kurmaya karar veren Hazel, sokaklarda İsa’sız bir kiliseyi, dogmasız bir dini vaaz eder. Ancak O’Connor’ın derin felsefesi ve benzersiz kurgusunun güdümünde, Hazel’ın bu umutsuz mücadelesi, varoluşun ve kaderin sorgulandığı trajik bir sona doğru doludizgin sürüklenecektir…
“Ondan daha komik ve daha ürkünç bir yazar düşünemiyorum.”
Robert Lowell
“Flannery O’Connor, benim kuşağımın en büyük hikâyecisidir.”
Kurt Vonnegut