1980'in 12 Eylül darbesinden sonra askeri yönetim ortamında "gazeteci milleti," baskı ve oto-sansür nedeniyle her şeyi yazamadı, içini dökemedi. O tarihlerde, önce Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara temsilcisi, sonra da genel yayın yönetmeniydim. Günlük tutmaya başladım.
Darbe dolayısıyla yazamadıklarımı günlüğüme not olarak olanca içtenliğimle kaydetmeye çalıştım. Bu günlüklerimden sonraki yıllarda bu iki kitap çıktı: “Tank Sesiyle Uyanmak” ve “Demokrasi Korkusu”.
Günlüklerimi tutarken zaman zaman tarihi yaşarken yakaladığımı sandım. Ama aradan çeyrek yüzyıl geçtikten sonra bu kitapların sayfaları arasında dolaşırken bir gazeteci için “tarihi yaşarken yakalamanın” öyle kolay olmadığını bir kez daha gördüm.